Sizin için mutfaktayız...

Yemek yapmak sevginin bir ortaya çıkış şeklidir, bir tören gibidir. İster kendinizi, ister yemeğe eşlik edecekleri, isterseniz sadece hayatı sevin, sevgi olmadan ister sucuklu yumurta ister imam bayıldı pişirin birşeye benzemez...
Ama yemek sevilen insanlara ve seve seve yapılıyorsa - ki bu yapilan yemegi yuzde yuz etkiler- içine kattıklarınızdan bagımsız olarak pek bir lezzetli olur.

Hazırladığımız lezzetlerimiz ve günlük menülerimizi aşağıdaki web sitemizden de izleyebilirsiniz.

www.potikaremutfak.com


Görüşmek dileğiyle...

1 Şubat 2010 Pazartesi


Çalışan insanın yemek bunalımı nedir, nasıl çözülür?


Bu bunalım pek fena bir şeydir." Akşama ne yemek pişirsem acaba" dan öte, adeta bir çaresizliğe dönüşebilir. Sabah’ın bir saatinde çıkıp akşam 7-8 de dönen çalışan insanın tenceresi bir türlü dolmaz. İlk akla gelen sorular ve çözüm arayışları;


-Evde pişirebilecek ne var? Hemen ne yapabilirim?

Maalesef ne kadar direnilse de acı tecrübelerle görülmüştür ki bir hevesle gani gani alınan sebzeler çürümüştür ve hatta dikkatle incelenirse üzerlerinde canlı oluşumlara bile rastlanabilir. Bunu fark edenler az miktarlarda almaya yönelir ve o pişen de da haftanın ortasına kadar bitiverir. Eve dönüşlerde yine market yolları gözükür. Market içinde ise kişiyi bir kararsızlık, bir sorular silsilesi beklemektedir. “Onu mu yapsam bunu mu”, “Evde acaba şundan var mıydı”, “Tost mu yapsaydık acaba?” “Bu almayı düşündüğüm şey kolay pişer mi?” Pişmez maalesef…
“Şöyle bir salata yapayım, yanına da bir tavuk” kulağa çok hoş gelir. Ama o salata bile insana eziyet olur, herşeyi yıka yıka, sirkeli sularda beklet. Zaten işten 7 bucukta gelinir, saat sekiz olur ve sadece salata hazır… Bazen haşlanmış konserve imdada yetişebilir ama bir süre sonra bunlar da ev yemegi olmamaya başlar, nerde bir etli yaprak sarma, bir ıspanak yemeği, bol sarımsaklı bir mantı, nerdeee bu pratik konserve yemekler...


- "Eee neden dışardan söylemiyorum da bu kadar uğraşıyorum?"

Bu alternatif insanın içini neşeyle, umutla doldurur bir anda. Alternatiflere bakılır hemen buzdolabının üstündeki magnet yığınından. Hamburger, pizza, dürüm? Ancak göbeğimiz bu olaya tepkilidir. 2 ay fast food tüketilince genelde insan kendine 2 soruyu sormaya başlar; "Nereye gitti bu maaş?" ve “Ben bu kadar kiloyu nasıl aldım?”.


-“Haftasonu 4 tencere yemek yapayım hafta içi uğraşmayayım!”

İşte orda bir durmak lazım; bir kere 2 kere ısıtılıp tekrar dolaba konan pilav artık pilav mıdır? İlk iki gün yapılan yemekler idare eder ama 3. gün yemeklerin tadı garipleşmiştir sanki. Bir de bütün bir cumartesi ve pazar gününü mutfakta geçirmek kolay mı?
Sonunda pes edilir ve hazır köfte harçlarına, hazır dönerlere, pratik ama lezzetsiz yemeklere muhtaç kalınır. Tüm bu süre zarfında çalışanların tek kurtarıcısı “annesi” imdada yetişmezse, bir süre sonra ağız tadından falan eser kalmaz. Bir süre sonra hayat yıkanmış paketlenmiş salata, makarna ve konserve üçgeninde geçmeye başlar. Kahvaltı da sadece sabahları yenen bir öğün değildir artık…

Tanıdık geldi değil mi? Biz de bu duyguyu pek yakından biliyoruz, nereden mi? Biz Pötikare Mutfak’ı neden açtık sanıyorsunuz:)
Çözüm önerimiz şu; Size zahmet olmasın… Ev sıcaklığında ve lezzetinde ev yemeklerini tüm bu aşamalara gerek kalmadan size sunmak istiyoruz. İçine sevgimizi kattığımız sıcak günlük set menülerimizle artık akşam yemekleriniz lezzetli, sağlıklı ev yemekleri olsun.
İster eve gitmeden mahallenin mutfağı; Pötikare Mutfak’a uğrayın. Günün stresini atın, keyifle günün menüsünün tadını çıkarın ya da bizi arayın kapınıza getirelim…


Bu bunalım da artık burada bitsin :)

Sevgilerimizle ve Afiyetle…
Pötikare Mutfak Ailesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder