Sizin için mutfaktayız...
Yemek yapmak sevginin bir ortaya çıkış şeklidir, bir tören gibidir. İster kendinizi, ister yemeğe eşlik edecekleri, isterseniz sadece hayatı sevin, sevgi olmadan ister sucuklu yumurta ister imam bayıldı pişirin birşeye benzemez...
Ama yemek sevilen insanlara ve seve seve yapılıyorsa - ki bu yapilan yemegi yuzde yuz etkiler- içine kattıklarınızdan bagımsız olarak pek bir lezzetli olur.
Hazırladığımız lezzetlerimiz ve günlük menülerimizi aşağıdaki web sitemizden de izleyebilirsiniz.
Görüşmek dileğiyle...
27 Aralık 2010 Pazartesi
8 Ekim 2010 Cuma
3 Eylül 2010 Cuma
Sizler için sofra kurmaya devam ediyoruz....
Sevgili Misafirlerimiz,
sizler için hergün lezziz sofralar kuruyoruz ama bugün mutfak ve servis ekibi arkadaşlarımız Funda,Serkan ve Gülşah ile tanımının tam karşılığı olan "sofra kurma" işini yaptık. Ellerimizde tornavida ve matkaplarla sizler için 4 kişilik yer daha açtık. Artık öğlenleri beklemek yok...!
:)
Potikare Mutfak
20 Ağustos 2010 Cuma
Çilekli-Naneli Potikare Limonatalar
Kalabalık misafirleriniz mi geliyor? Merak etmeyin, "size özel" hazırlayacağımız litrelik boyları da var. Tek yapmanız gereken bize bir saat öncesinden haber vermek....Size zahmet olmasın!
18 Ağustos 2010 Çarşamba
30 Haziran 2010 Çarşamba
4 Haziran 2010 Cuma
Ev yapımı Mezeler, Taptaze Salatalar, Anne Köfteleri, Özel Soslu Tavuklar... Bir mangal'dan keyfinden beklediğiniz herşey bir siparişle kapınızda.
Menü seçiminizin hemen ardından; size özel, taze taze hazırlanan lezzetlerimiz ile Mangal Keyfinizde de size zahmet olmasın:)
Not: Lütfen menü siparişlerinizi 1 gün öncesinden veriniz. Çünkü etlerin sosla marine olup, lezzeti bünyelerine almak için biraz zamana ihtiyaçları oluyor. Şimdiden teşekkür ederiz.
28 Mayıs 2010 Cuma
27 Mayıs 2010 Perşembe
11 Mayıs 2010 Salı
3 Mayıs 2010 Pazartesi
18 Nisan 2010 Pazar
Potikare Mutfak Marşı
Sevgiler,
PM Ekibi
5 Nisan 2010 Pazartesi
Pötikare 'deki yeni tipbox'ın kurdele kesimi ile açılışı yapılırken...
11 Mart 2010 Perşembe
14 Şubat 2010 Pazar
Şubat ayı "haftalık menümüzü" aşağıdaki gibidir... içine sevgimizi de katarak özenle hazırladığımız yemeklerimizi haftaiçi hergün sizlere ikram etmek için sabırsızlanıyoruz...
PAZARTESİ:
DOMATES ÇORBASI
MISIRLI PİLAV
FIRINDA ELMA DİLİMİ PATATES
SEBZELİ TAVUK ŞİŞ
SALATA
SALI:
SAFRANLI MERCIMEK CORBASI
BULGUR PILAVI + Garnitür
ORMAN KEBABI
CACIK ya da KOMPOSTO
ÇARŞAMBA:
EZOGELİN ÇORBA
BEZELYELİ HAVUÇLU PİLAV
SOSLU FIRIN BAGET
KEREVİZ SALATASI
GARNİTUR
PERŞEMBE:
YAYLA CORBASI
DOMATESLİ ERİŞTE
SEBZELİ KÖFTE
FIRINDA SOSLU ELMA DILIM PATATES
SALATA
CUMA:
EZOGELİN ÇORBASI
MEYVELİ PİLAV
MANTARLI - FESLEĞEN SOSLU TAVUK SOTE
GARNİTÜR
SALATA
Menülerimiz cep yakmayan fiyatlarla, sadece 10 TL...
Afiyetler Olsun, Pötikareli Günler...
1 Şubat 2010 Pazartesi
Çalışan insanın yemek bunalımı nedir, nasıl çözülür?
Bu bunalım pek fena bir şeydir." Akşama ne yemek pişirsem acaba" dan öte, adeta bir çaresizliğe dönüşebilir. Sabah’ın bir saatinde çıkıp akşam 7-8 de dönen çalışan insanın tenceresi bir türlü dolmaz. İlk akla gelen sorular ve çözüm arayışları;
-Evde pişirebilecek ne var? Hemen ne yapabilirim?
Maalesef ne kadar direnilse de acı tecrübelerle görülmüştür ki bir hevesle gani gani alınan sebzeler çürümüştür ve hatta dikkatle incelenirse üzerlerinde canlı oluşumlara bile rastlanabilir. Bunu fark edenler az miktarlarda almaya yönelir ve o pişen de da haftanın ortasına kadar bitiverir. Eve dönüşlerde yine market yolları gözükür. Market içinde ise kişiyi bir kararsızlık, bir sorular silsilesi beklemektedir. “Onu mu yapsam bunu mu”, “Evde acaba şundan var mıydı”, “Tost mu yapsaydık acaba?” “Bu almayı düşündüğüm şey kolay pişer mi?” Pişmez maalesef…
“Şöyle bir salata yapayım, yanına da bir tavuk” kulağa çok hoş gelir. Ama o salata bile insana eziyet olur, herşeyi yıka yıka, sirkeli sularda beklet. Zaten işten 7 bucukta gelinir, saat sekiz olur ve sadece salata hazır… Bazen haşlanmış konserve imdada yetişebilir ama bir süre sonra bunlar da ev yemegi olmamaya başlar, nerde bir etli yaprak sarma, bir ıspanak yemeği, bol sarımsaklı bir mantı, nerdeee bu pratik konserve yemekler...
- "Eee neden dışardan söylemiyorum da bu kadar uğraşıyorum?"
Bu alternatif insanın içini neşeyle, umutla doldurur bir anda. Alternatiflere bakılır hemen buzdolabının üstündeki magnet yığınından. Hamburger, pizza, dürüm? Ancak göbeğimiz bu olaya tepkilidir. 2 ay fast food tüketilince genelde insan kendine 2 soruyu sormaya başlar; "Nereye gitti bu maaş?" ve “Ben bu kadar kiloyu nasıl aldım?”.
-“Haftasonu 4 tencere yemek yapayım hafta içi uğraşmayayım!”
İşte orda bir durmak lazım; bir kere 2 kere ısıtılıp tekrar dolaba konan pilav artık pilav mıdır? İlk iki gün yapılan yemekler idare eder ama 3. gün yemeklerin tadı garipleşmiştir sanki. Bir de bütün bir cumartesi ve pazar gününü mutfakta geçirmek kolay mı?
Sonunda pes edilir ve hazır köfte harçlarına, hazır dönerlere, pratik ama lezzetsiz yemeklere muhtaç kalınır. Tüm bu süre zarfında çalışanların tek kurtarıcısı “annesi” imdada yetişmezse, bir süre sonra ağız tadından falan eser kalmaz. Bir süre sonra hayat yıkanmış paketlenmiş salata, makarna ve konserve üçgeninde geçmeye başlar. Kahvaltı da sadece sabahları yenen bir öğün değildir artık…
Tanıdık geldi değil mi? Biz de bu duyguyu pek yakından biliyoruz, nereden mi? Biz Pötikare Mutfak’ı neden açtık sanıyorsunuz:)
Çözüm önerimiz şu; Size zahmet olmasın… Ev sıcaklığında ve lezzetinde ev yemeklerini tüm bu aşamalara gerek kalmadan size sunmak istiyoruz. İçine sevgimizi kattığımız sıcak günlük set menülerimizle artık akşam yemekleriniz lezzetli, sağlıklı ev yemekleri olsun.
İster eve gitmeden mahallenin mutfağı; Pötikare Mutfak’a uğrayın. Günün stresini atın, keyifle günün menüsünün tadını çıkarın ya da bizi arayın kapınıza getirelim…
Bu bunalım da artık burada bitsin :)
Sevgilerimizle ve Afiyetle…
Pötikare Mutfak Ailesi
4 Ocak 2010 Pazartesi
"Bu yıl iyice eğlenin, kendinize gerçekten vakit ayırın, çakraları makraları boş verin doğaya açılın, karların üzerinde yuvarlanın, kardan adamın burnunu yiyin... perhizi bırakın… metroda turnikenin üzerinden atlayın… cep telefonunuzu kapatın… yağmur yağarken şemsiyenizi evde bırakın… festivale biletsiz girin… balığa limon sıkmayın… bir sabahı da köprü altında karşılayın…gözlüklerinizi, lenslerinizi atın… iki ayağınıza farklı çoraplar giyin… kredi kartınızla taksit maksit atlatmaya kalkmayın… vasıflarınızı ilk vestiyere bırakın, numarayı atın… dişçi randevularınızı iptal edin… ilaçlarınızı renklerine göre ayırın, “hangisi suda daha çabuk eriyor?”culuk oynayın… köpeğinizi azat edin, yine gelecektir… kedinizi salamazsınız ama tersi doğrudur… sahilde yürüyüş yapın, vapurlara öpücük yollayın… hemen bir tren yolculuğuna çıkın… laptop’ınızı çantasını koyun, dolaba kilitleyin, anahtarını kaynatın, suyunu için: sürmenaja birebirdir… pişman olacağınız şeyleri yapmaktan çekinmeyin… doğru bildiğiniz yoldan sapın, doğru yol yoktur, kısa ve uzun yollar vardır… kestirmeden gitmeyin… hiçbir yol sizi hızlandıramaz… kendi hızınıza kulak verin… yeni dostlar edinin, eskileri bırakın… gerçek dostlarınızsa zaten arkanızdan geleceklerdir… kimsenin ardından koşmayın, kimseyi peşinize takmayın…bol bol mola verin, dinlenmeden çalışılmaz… başkalarının misafiri olmayı, başkalarının aracını sürmeyi bırakın… artık kendi yolculuğunuza çıkın… bunu hak ediyorsunuz… yürümekle varılmaz, ama varanlar yürüyenlerdir!”